Almanya'da kurulan ve Erich Heckel , Karl Schmidt-Rottluff, Ernst Ludwig Kirchner, Fritz Breyl dörtlüsünden oluşan grup 20. yüzyılın ilk manifestoyu Dışavurumcu akımı olan Die Brücke 'yi kurmuştur. Grubun adı Nietzsche’nin "Hedef değil, köprü olmak gerek. " sözünden harekete konulmuştur ve bir anlamda eski sanat ie yeni sanat arasında köprü olmak çabasındadır.
Die Brücke dönemlerinin resim sanatını altüst etmek istiyordu. Bunun için de "Bütün devrim ve kaynaşma etkenleri"ni (Schmidt Rottluf ) cezbetmeyi ve kendilerini yaratıcılığa zorlayan içgüdüyü doğrudan ve otantik olarak yeniden canlandıran " (Kirchner) herkesi bir araya getirmeyi amaçlıyorlardı. "Dışarının izlenimi yerine, içerinin dışavurumuna yönelmişlerdir. Ayrıca dönemin önde gelen düşünürlerden Nietzche, " Yaratıcı olmak isteyen, önce her şeyi yıkmakla
işe başlamalı,eski değerleri yerle bir etmelidir." gibi düşünceleriyle , özellikle Alman Dışavurumcuları üzerinde yoğun bir etki bırakmıştır.
Die Brücke (Köprü) ressam topluluğu sık sık atölyede toplanırken ( hatta yaşarken) çevreden, günlük yaşamdan ya da doğadan seçtiği konuları içsel durumlarla resmetmiş ve sanatçıların iç dünyasında birikenlerin " dışavurumunu " resme yansıtmıştır. Sanatçıların "kendine özgü" yaklaşımlarına rağmen "biçim bozmacı" bir tavır taşımaları; rengin özellikle simgesel ,duygusal ve dekoratif etkilerinden yararlanmaları; boyanın yoğun dokusallığıyla rengi natüralist bağlamda özgürleştirmeleri; abartılı bir perspektif ve desen anlayışını benimsemişlerdir. Sanat nesnesinin gerçekleştirilme sürecine ve dolayısıyla sanatçının ruh haline dikkat çeken bu özellikler, konudan önce ifadenin algılanmasına neden olur. Sanatçı ile izleyici arasında bir tür ruhsal etkileşimin doğması söz konusudur. Umutsuzluğun hakim olduğu, dramatik yoğunluğun hissedildiği,canlı ve karşıt renklerle izleyiciye hüznü ,kırgınlığı ve belki de kızgınlığı aktarır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder